Artemisinin (Pelin otu): kanser hücrelerini öldürmede normal hücrelere kıyasla 100 kat daha seçici ve 34.000 kat daha etkilidir.
Curcuma: zerdeçal diye bildiğimiz kökün içinde bağışıklık sistemimizi harekete geçiren curcuma aktif maddesi vardır. Zerdeçalın temel bileşenlerinden biri olan kurkuminoidler, bitkiye sarı rengini vermekle beraber antienflamatuar özellik kazanmasını sağlar. Zerdeçal aynı zamanda kimyasalların zararlı etkilerine karşı koruyucu ve birçok kanser hücresi türünün çoğalmasını önleyici etkiler gösterir. Kanser hücrelerinde apoptozu uyarır (hücrenin kendi kendini öldürmesini), kanserli bölgedeki anjiyojenezi önler (kan damarlarının oluşumunu) ve bu sayede kanser hücrelerinin kan damarlarıyla beslenmesini engeller.
Resveratrol: serbest radikallere karşı mücadele eden sistemleri harekete geçirerek vücudu korur. Kanser hücrelerinin çoğalmasını tetikleyen metabolik olayları engeller. Resveratrol bazı genlerin farklılaşarak tehlikeli hale gelmesine yol açan arylhydrokarbon resptörünün antagonistidir.
Ökse Otu: kandaki nötrofillerin ve NKC hücrelerinin (doğal öldürücü hücreler) etkinliğini arttırarak, bağışıklıktan sorumlu olan nötrofillerin sayısını arttırmada etkilidir. Lökositlerden IL-1, IL2, IL-6 ve TNF (tümör öldürücü faktör) salgılanmasını sağlayarak antitümoral etkinlik gösterir.
Ekinezya: bağışıklık sistemini en fazla uyaran bitkilerden biridir.
Amygdalin: acı kayısı çekirdeği ise son 40 yılda kansere karşı kullanılan bitkilerden biridir. Etkinlik ve dozu ile ilgili bilimsel veri henüz yoktur.